Kız Yetiştirme Yurdunda Bir Öğle Vakti

Kız Yetiştirme Yurdunda Bir Öğle Vakti

19 Nisan 2002 Tarihli Akşam Gazetesinin Güncel Ekinde Yayınlanan Yazı

Gazeteci Savaş AY

 “Kız Yetiştirme Yurdunda Bir Öğle Vakti !…”

Küçük kız iki iri mavi boncuk gözlerini daha kocaman açtı. Elindeki papatyayı beyaz yapraklarından soyuyordu: “Seviyor. Sevmiyor… Seviyor. Sevmiyor… Seviyor… Heeey yaşasın! Seviyor!…”

– Kimmiş seni seven boncuk göz? Söyle de bilelim.

– Müdür baba, arkadaşlarım, öğretmenlerim. Hepsi seviyormuş beni. Onlara tuttum papatya falını Savaş Abi.

– Sen peki en çok kimi seviyorsun?

– Ben de beni sevmelerinden mutlu olduklarımı seviyorum. Demin saydıklarımı yani.

Küçük Sibel Can!…

Küçük kızın arkadaşlar arasındaki adı “Küçük Sibel Can”mış. Gerçekten de Sibel’in kız kardeşi olsa bu kadar benzerdi.

– Adın ne senin? Kaç yaşındasın?

– Belma… 14 yaşındaydım. Ve kendimi bildim bileli yuvada, yurttayım. Ailem var. Alibeyköyde oturuyorlar. Ama yoksul bir aileyiz biz. Televizyonlardan böyle bir yer olduğunu duymuşlar, getirmişler beni. İyi de etmişler.

Bravo Hasan Gemici

Devlet Bakanı Hasana GEMİCİ’ye bağlı çalışan Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Bahçelievler’deki Yetiştirme Yurdundayız. Herkesin Müdür Babası İsmet Galip YOLCUOĞLU tek tek tanıştırıyor bizi yurt kızlarıyla. Hepsi bir birinden tatlı, güzel, sıcak yürekli. Bir yetiştirme yurdu değil, yaz kampındayız sanki. Odaları, koridorları, mutfağı, yemekhaneyi, bilgisayar bölümünü, etüt salonunu bir bir geziyoruz. Dışarısı deseniz, zaten bir botanik bahçesi gibi. Küçük Sibel’e bende bir isim taktım: Çakır.

– Çakır nasıl geçiyor burada günler; okula gidiyor musun?

– Evet okula da gidiyorum, saz ve tiyatro kursuna da. Voleybol da oynuyorum, basket de. Her şeyde hevesim var. Şiir bile yazıyorum yaaa!..

Çakır en sevdiğim arkadaşlarım dediği 2 genç kızla daha tanıştırıyor beni. Bahçede çimenler üzerinde oturup, laflayıp dertleşiyoruz…

– Benim annem yok. Zaten hiç olmadı. Beni doğururken ölmüş annem. Babam da bırakıp gitmiş.

– !…

– (gözleri dolu dolu) Bak sen bile üzüldün Savaş Abi. Bir de beni düşün. Keşke annem olsaydı yanımda. El ele tutuşup gezseydik. Bütün her şeyimi anlatsaydım ona.

– İsyan ettiğin oluyor mu hayata?

– (Ağlayarak) İsyanın faydası yok ki. Annem geri mi gelecek. Ama iyi ki burası var. Burada arkadaşlar, yöneticiler. Kocaman bir aileyiz. Akşam kına gecesinde ablamız evleniyor. Üniversiteye de gidecek olan var. İnşallah biz ikisini de yapacağız. İnşallah…

Bir yanıt yazın

Quick Navigation
×
×

Cart

Buy for 150,00  more and get free shipping